09.09.2013 tarihinde Adıyaman Aktif Yaşam Merkezi Mimari Proje Yarışması düzenlendi. Bu yarışmaya katılmanın bizler için büyük bir deneyim ve mutluluk olduğunu düşünüyoruz ancak sözünü edemeden geçemeyeceğimiz birçok önemli nokta var.
”Dünyadaki çoğu yerde var olan örneklerinin tersine, iklim dengesizlikleri Adıyaman ilimizde kendini ilginç bir şekilde “yıl boyunca değişmeyen iklim şartları” olarak göstermeye başlamış durumda. Adıyaman ilimizin iklimi, Aktif Yaşam Merkezi Mimari Proje Yarışması’ndan sonra dört mevsim boyunca 22-24 derece sıcaklıkta, % 45 nem oranında ve denize uzak olmasına rağmen zaman zaman saatte 3 ila 5 km hızla esen çok rahatlatıcı meltem rüzgârına sahip olacak şekilde sabitlendi…” Aktif Yaşam Merkezi Mimari Proje Yarışması’nın kolokyumunu dinledikten ve dereceye giren projeleri inceledikten sonra insanın sosyal medyadan böyle bir haber duyası geliyor. Hem de Zaytung’dan değil, gerçekten…
09.09.2013 tarihinde Adıyaman Aktif Yaşam Merkezi Mimari Proje Yarışması düzenlendi. Bu yarışmaya katılmanın bizler için büyük bir deneyim ve mutluluk olduğunu düşünüyoruz ancak sözünü edemeden geçemeyeceğimiz birçok önemli nokta var. Bu noktaları yazıya dökmekteki ilk amacımız biraz proje yarışmasına katılan ekiplere keyifli dakikalar yaşatmak biraz katılımcı bir ekip olarak jürinin, her ne kadar kabul etmese de, baktığı noktanın alternatiflerinin de var olduğunu tekrar dile getirmek; kolokyumda söylenmemiş, atlanmış, unutulmuş noktalara değinmek, farkındalığımızı ortaya koymak ve sonucunu verimsiz olarak değerlendirdiğimiz bu yarışmayı eleştirerek bundan sonra düzenlenecek olan yarışma oluşumlarının dikkatini çekmek şeklinde uzunca sıralanabilir.
1- Yer: Bu konuya aslında kolokyumda değinilmişti ama yine de altını çizmek istedik. Projenin yerinin şehre uzak olması sorun oluşturacaktır. Çeşitli engel sınıflarına dahil bireylerin merkezden 2,5 km uzakta olan bir noktaya ulaşmaları oldukça zor. Bunun yerine engelli nüfusun fazla olduğu ya da çevreden rahat ulaşacağı merkezde, uygun büyüklükte arsa bulunamasa dahi parçalanarak her birinin “kendi içinde yeterli” birden fazla tesisle çözülmesini istemek, bizce daha uygun olurdu. Şartnamenin içerdiği fonksiyonların birbiri ile oluşturabileceği olumsuz etkileşimler de hesaba katıldığında, fonksiyonları şehir dokusu içine homojen olarak yayılmış bir örneğin çok daha sağlıklı işleyeceğini düşünüyoruz.
2- Reklam giderlerimizi azaltıyoruz: Soru-cevapların açıklanmasıyla yarışmaya sorduğumuz soruların adeta reklamımızı yaparcasına ekip başımızın şirket e-posta adresiyle yayınlandığını gördük, çok mutlu olduk. Eh artık yarışmaya girmemiz lazım, ismimiz geçmiş, girmezsek ayıp olur davete icabet etmek gerekir diye düşündük. Özellikle raportör arkadaşlarımıza saygılarımızı ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.
3- Program: Kolokyumda altını çizerek belirttikleri gibi jüriye göre “her şeyin belli olduğu bir program” vardı. Eskizlerimize başlamadan önce yaptığımız yaklaşık bir aylık detaylı araştırmada danıştığımız farklı meslek grubundan insanlar adeta ağız birliği etmişçesine, fonksiyonların kâğıt üzerinde şekilli durduğu fakat konunun sıradışı durumu yüzünden bu fonksiyonlar arasındaki ilişkilerin de mutlak tariflenmiş olması gerektiği kanısındaydılar. Olmayan ilişki tariflerini irdelemek isteseler de bir boşlukla karşılaşıyorlardı. Bunun nedeni programın apaçık biçimde “ilişki önceliklerini biz anlamadık bunu sizler yapacaksınız” demesinden kaynaklanıyordu.
Şartnamedeki programın benzer projeler için geçerli bir örnek olarak alınmaması ya da yorumlanmaması görüşündeyiz. Kıymetli gazilerimiz ayrı bir engel sınıfı oluşturmuyorlar, dahil oldukları engel sınıflarının içinde inceleniyorlar. Ayrıca bu tür tesislerin programlarının engel çeşidi ve yaş ana başlıklarına göre programlanmaları gerektiği ortaya çıkıyor yaptığımız araştırmalarda. Aile, genç, sosyal, kaynaşma gibi üst başlıklar uygulamalarda planlama çözümlerinin polemiğine yol açıyor.
Böyle bir yarışma açılmadan önce değerlendirmeyi yapacak ekibin bu geniş ve hassas konudaki bilgilenmelerini “kendilerinin de farkında olup kolokyumda dile getirdikleri gibi” bir çalıştay ile yarışma için kapsamlı bir hazırlanma neticesinde elde etmeleri daha doğru olurdu herhalde. Çalıştay gerekliliğini kolokyumda yarışmadan sonra istemek, değerlendirilen 42 ekibin en iyimser ihtimalle 1 aydan hesap edilse toplamda 42 aylık çalışmasını boşa götürmüş olmuyor mu acaba?
4- Fonksiyon nedir, bakış açısı ile ilgisi var mıdır?: Araştırdığımız yerli ve yabancı tüm örneklerde (Ankara – Saray örneği hariç) fonksiyonların arasındaki ilişkiler son derece kısa kontaklarla kurulmuştu ve tek ana parçadan ibaretti yani olması gerektiği gibiydi… Bir hareket engellinin eğitim aldığı ya da üretimde bulunduğu iş ve meslek eğitimi bölümünden, sürekli tedavisinin bir kısmını oluşturan ve gün boyunca belki de birden fazla kez kullanması gerektiği fizik tedavi bölümüne; iklimlendirmesi yapılmış bir koridor ya da iç mekân kullanmadan, sıfır derecenin altında soğukta ya da artı 40 derece sıcakta yürümesi ya da yürütülmeye çalışılması, daha da kötüsü bu bireyin özel eğitim bölümünden aynı ulaşımı gerçekleştirmek zorunda olan ve yardımsız hiçbir şekilde hareket edemeyecek 3 yaşında bir Selebral Palsi’li (CP) olması, düşünülemezdi! Mesela spastik çocuklar ile ilgili özel eğitim merkezlerinin sıkıntı çektiği durumlardan biri buydu ya da İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi farklı birimlerin bulunduğu binalarının arasını “zaruri olarak sonradan” uzay istasyonlarını birbirine bağlayan uçan koridorlar gibi bağlantılarla bu yüzden bağlamışlardı. Etkilendik, mimarlık yapmak için vaziyet planındaki kompozisyon arayışlarımızı kesip ilişkilere yoğunlaştık. Bütünleşik tasarlamak ya da tüm bağlantıları atmosferik şartlardan izole etmek gerekiyordu.
Yarışma sergisinde ise ne görelim! Mimari açıdan samimiyetle hiç toz kondurmak istemediğimiz ve öncelikle emeklerini bizim de aynı şekilde emeğimizin geçtiği bir yarışmaya sarf ettikleri için saygıyla karşıladığımız, bazılarını mimari açıdan kendi projemizden bile daha çok beğendiğimiz dereceye giren çoğu projede fonksiyonlar arasında engelli bireylerin periyodik sirkülasyon mecburiyetleri atmosferik şartlara sürekli maruz ve yapı gurupları ayrık. Kolokyumda ne görelim! Jürinin Saray Engelli Merkezi’ni gezdiğini ve program için örnek aldıklarını öğreniyoruz, üstüne üstlük bütünleşik projeler AVM’ye benzetiliyor… Şu sıralarda AVM’leri pek benimsemesek de çoğu zaman acımasızca doğru işlediklerini unutmamak gerek. Kesinlikle “bütünleşik bir proje sunulmalıdır” ı da savunmuyoruz yanlış anlaşılmasın. Bakış açısı mühim hakikaten… Jüri acaba Saray Engelsiz Yaşam Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi’nin yürütücülerine memnuniyetsiz oldukları ya da işlemeyen noktaları da sormuş mudur diye sormak istemiyorum, mutlaka sormuşlardır…
5- Anlamak: Bu program alışılagelmiş değildi, sadece Türkiye’de değil dünyada eşi görülmemiş bir yarışma programı vardı karşımızda. “Bu yarışmada inanıyoruz ki başka bir jüri de olsaydı sonuç aynı olacaktı, bu savımızda iddialıyız.” diyor bir jüri üyesi hayret verici şekilde. Bu inançtaki bir jüriden objektif olması ne kadar beklenebilir? Yarışma programının nadideliği bu söylemden kesinlikle daha gerçek. Fonksiyon birimlerinin içindeki işleyişlerin her birinin kendine ait farklı disiplini olan, programı karmaşık, hem ilgili hem dolaylı olarak ilgili tabir edilebilecek birimlerin kendileri ve alt birimleri ile olan ilişkilerinin titizlikle araştırılması gereken bir proje yarışması idi bu yarışma. Kolokyumdan anlaşıldığı kadarı ile program oluşturulurken bu durumların gayet iyi “fark edildiği” fakat yarışma neticesinde fark edilmesine rağmen ne yazık ki jürinin bu çoklu ilişkilerin mutlak gerekliliklerini yeterince iyi “algılayamamış” olduğunu ya da algılayan projeleri anlayabildiğine inanmıyoruz.
Ödül alan hiçbir projenin 1/200 ölçekteki planlarında aks ve ölçü teknik ifadeleri, vaziyet planlarında ise arazi kotları şartnamede istendiği şekilde verilmemiştir. Dereceye giren bir proje hariç diğer tüm projelerde blokların yol ve komşu sınırlarına olan uzaklıkları şartnamede istenildiği üzere ölçülendirilmemiştir. Ödül grubundaki bir projede şartnamede istenilen pafta ebatlarına uyulmamıştır. Değerlendirilen bir başka projede bodrum ve birinci kat planları şartnamede istenilen ölçekle teslim edilmemiştir. Şartnamede teslimi istenilen hiçbir kalıp planı yarışma sonrasında sergilenmemiştir. Arşivimizde kayıtlı olan bu tespitlerde bulunmamızın amacı basit ve hatta “mimarlık yapmak” ile alakasız eksiklikleri ortaya koyarak ekibimize bir çıkarım elde etmeye çalışmak değildir. Değerlendirmede dikkate alınmayan şartname gerekliliklerinin gerçekten de ne kadar gereksiz olduğunun fark edilmesini sağlamak, gerekliyse uyulmayan şartname kurallarının tespit edilip neden değerlendirmenin bunlara uyularak yapılmadığını, gereksiz ise neden bir gereklilik olarak şartnameye yazıldığını merak etmemizdir. Neticede bir emek israfı olan bu örneğin kabul edilemeyecek büyüklükteki benzerlerine geçmiş yarışmalarda sıkça rastladık, hassasiyetimiz aslında bundan kaynaklanıyor…
Asli jüri üyelerinin görev, yetki ve sorumluluklarını tanımlayan 20. maddesinin d bendi:
“Raportör raporunda, program ve şartnameye aykırılığı belirtilen hususlara göre projelerin yarışma dışı bırakılıp bırakılmayacağı hususunda karar verir” olan yürürlükteki yönetmeliğimizin “şartnamesine aykırı bir projenin de değerlendirilebileceğine” izin vermesine dikkat çekiyor, geçmişteki çoğu örneğinde şartnamesine aykırı projelerin dereceye girmesine imkân sağlayan bu maddeyi barındıran yarışma yönetmeliğimizin de yukarıda bahsettiğimiz çelişkilerin oluşumunu ve devamını sağlayan asıl çelişki olduğunun da altını çiziyoruz. Jürinin şartnamede üzerinde hassasiyetle durduğu sunum şekilleri ve teknik çizim gereklilikleri hakkında göstermediği keskinliği, teslimde şartname gerekliliklerini kusursuz şekilde yerine getirmiş bir grup olsak bile, mimari açıdan iyi projeleri ortaya çıkarmak için yapıcı bir tutum olarak olumlu karşılıyoruz. Fakat bu bakışımız dahi bizi yarışmanın, “konusu sınırları içinde gerekli ve yeterli altyapı ve araştırma çalışması yapılmadan” değerlendirilmiş bir yarışma olduğunu düşündürmekten alıkoyamıyor.
6- Ölçek: Bir projedeki tüm gerekliliklerin olduğu gibi engelli bireylerin ulaşım ve erişebilirlik şartlarının sağlanmasını ölçekle paralel incelemek gerekir diye düşünüyoruz. Görme engelli bireyler için tutamak yapmak, takip dokuları oluşturmak gibi tasarımları vermek, engelliye yönelik tasarım kriterlerinin olmazsa olmazı olan fakat küçük ölçekteki gereklilikleridir. 1/200 ölçekli istenen bir projede bu gereklilikleri bulmak da elbet uygulama sırasında yol gösterici olacak iyi bir “hediye” olarak algılanabilir fakat böyle kapsamlı bir konunun değerlendirmesi sırasında çok önemli bir kriter olarak kabul edilmesi sağlıklı mıdır? Son zamanlarda engelliler için mimari gereklilikleri en ince detayına kadar veren, hepimizin kütüphanesinde olması gereken çok kaynakla karşılaşıyoruz…
7- Sonuç: Elbette aslında yapmış olduğumuz eleştiriler bu yarışma üzerinden yapılmış ya da yapılmakta olan, üzülerek belirtiyoruz ki, emek israfına sebep çoğu yarışmaya… Ana sorun yönetmelikte bunu hepimiz biliyoruz. Jürilere verilen değerlendirme yetkilerinin geçmişteki onlarca uygulamasında görüldüğü gibi, jürileri değerlendirmeleri sırasında disipline edecek, değerlendirmeleri açıksız bırakacak şekilde oluşturulmamış olmasında ve buna bağlı olarak şartnamelerin oluşturulmasında, değerlendirmelerde jürilerin iyi niyetli görüşlerinin kendi oluşturdukları şartnameleri deforme eden, dışına çıkan neticeler ortaya çıkarmasında, sonuçta istemeden de olsa şartnamesinde sağ gösterip, değerlendirmede sol vurmuş olmalarında… Yarışmaya giren istekli, çalışkan ve fedakâr onca meslek erbabının emeklerini belki de istemeden ya da farkında olmadan boşa götürmelerinde, mağdur durumdaki yüzlerce istekli, çalışkan ve fedakâr yarışmacının, hatta bunların arasında farklı yarışmalarda jürilik yapmış olanlar bile vardır, bir araya gelebilme birlikteliğini gösterip, öncelikle kendi elenme sebepleri ya da jürinin kararı için değil, asıl olarak ileriki yarışmalarda da devam edecek bu sorunlu döngüleri düzeltmek adına ortak görüş, eleştiri ve önerilerde bulunma duyarlılığını göstermemelerinde. Keşke en başından itibaren tüm yarışma süreçleri ve değerlendirmeler kayıt edilip sonradan yayınlanabilseydi. Bu kayıtlardan bazıları Circus de Soleil’e taş çıkartırdı eminiz.
Ülkemizde yürürlükte olan mimari yarışma yönetmeliğinin ve düzenlemelerinin sorunlu kısımlarının ortaya çıkarılması ve düzeltilmesi adına, geçmişteki bazı örneklerinden bile “çok daha iyi değerlendirilmiş” olduğunu düşündüğümüz bu yarışmanın eleştirisini bir fırsat olarak kabul ediyoruz.
Hangi konu üzerine olursa olsun uygulamanın mimari yarışma ile oluşturulmasının bir kurum için ne kadar zor olduğunun bilincindeyiz. Bu yüzden yarışmayı düzenleyen kurum olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na yarışmaya olan bu eleştirilerimize rağmen temelde teşekkür borçluyuz. Kolokyumunun özenle yönetilmesini saygı ile karşıladığımız ve hepsinin mesleklerinde geldikleri çizgiyi takdir ettiğimiz jüri üyeleri ve hiçbir kurum yaptığımız eleştirilerin hedefinde değildirler. Bu uzun ve anlaşılması ilk bakışta oldukça güç olan eleştirilerdeki ana amacımız çok daha iyi bir yönetmelikle oluşturulabileceğine inandığımız bir yarışmalar ortamı için bu alanda üretim gösteren meslektaşlarımız arasındaki olası ortak görüş oluşumlarına katkı sağlamaktır. Özellikle jürinin bu olumsuzlukları kendi yarışmacı geçmişlerinden de hatırlayacaklarını ve biraz umutsuzca da olsa, bize hak vereceklerini düşünüyoruz. Mimari yarışmaların oluşturulmaya çalışıldığı ve desteklendiği şu iyi günlerde bizi okuma sabrını gösteren meslektaşlarımıza, katıldığımız bu yarışmanın ve günümüz yarışmalar ortamının bizim gözümüzden yorumunu yapmak istedik.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen yine de bu güne kadar ısrarla girmeyi, öncelikle mesleki bir sorumluluk olarak kabul ettiğimiz mimari yarışmaların daha doğru düzenlenmeleri adına yazımızın sorunları belirleyici ve paralelinde yapıcı olarak alınmasını dileriz.
21 no’lu proje grubu: M. Barış Yegena, Özge Özkul, Arzu Eker
Görüşleri ile yardımda bulunan, bizi proje öncesi araştırmalarımız sırasında yönlendiren, işleyiş şekilleri üzerinde düşünüp tartıştığımız, konuyu anlamamızı ve fikir sahibi olmamızı sağlayan, kıymetli ve oldukça uzun vakitlerini aldığımız aşağıda isimleri geçen kurumlara ve ilgili meslek insanlarına teşekkür ediyoruz.
İstanbul Bayrampaşa Belediyesi Fizik Tedavi ve Engelliler Rehabilitasyon Merkezi Dr. Nurgül ElbaşıSosyal Hizmet Uzmanı Esin Tüccar
Fizyoterapi Uzmanı Neslihan Yonca Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı – Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdür Ayşe Banu Sözen
Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı -Metin Sabancı Okulları
Müdür Yardımcısı Süreyya Tuğ İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sosyal Hizmet Uzmanı Cafer Çay Muğla Üniversitesi Mimarlık Fakültesi
Mimar Dr. Mona Paşapur İ.B.B. Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı İstanbul Darülaceze Müdürlüğü Mimar Zeynep Erol Sultanoğlu İstanbul Darülaceze Başkanlığı Çalışanları Ayrıca bize bu önemli yarışmanın oluşumuna katkı sağlamak için, kapılarını açan, tesislerini gezmemize izin veren, işleyiş şekillerini anlatan, aşağıda adı geçen kurumlara ve kişilere de teşekkürlerimizi sunarız. Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkan Ramazan Baş TSK Gülhane Askeri Tıp Akademisi Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Çamlıca Özel Bakım Merkezi Başkan Alb. Muzaffer Şahin İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Mustafa Aziz Yıldırım Metin Sabancı Spastik Çocuklar ve Gençler Eğitim Üretim Rehabilitasyon Merkezi Müdür Seyfi Bozçelik