Nispeten dar sokaklı kent dokusu içinde yer alan proje alanı ‘güzel bir boşluk’ tur. Proje konusu ise bu boşluğun genel anlamı ile bir toplanma ve pazar yeri olarak değerlendirilmesidir. Toplanma eylemine servis veren bir alanın şehir dokusu içerisinde algısını sağlayan en basit ve uygulanabilir yöntem, bu alana ‘mümkün olduğunca “ bir ‘kütle” inşa etmemek olarak düşünülmüş ve boşluk hissini en yüksekte tutacak yapıya ulaşılmaya çalışılmıştır.
Alan içerisinde yol kenarında duran bir pazar tezgahı olsaydı, bu tezgahın uzantısı bir platform oluşturabilirdi. Böylece insanlar daha çok pazar tezgahını bir arada görebilir ve pazarı bir bakışta algılayabilirler. Sanki büyük bir tek tezgahmış gibi…
Proje alanı bir arkeolojik sit alanıdır ve altında yüksek potansiyel ile kalıntılar barındırmaktadır. Düzlemin eşdeğer bir görevi de bu tarihi potansiyele zamanı geldiğinde taşıyıcıları aşağıdaki kazı alanına doğru ters yönde gelişebilecek bir örtü görevini yerine getirmektir.Kazı zamanında bu örtü geçmiş ve şimdi arasını sembolize eden bir sınır niteliğindedir. Geçmişin izlerini üzerinden günümüze yansıtır (yükseltir). Bu bölgede yaşamış eski uygarlıkların mimarilerinin en çok karşılaşılan yapı elemanı olan ‘kemer’ yüzeye taşıyıcıların birleştiricisi olarak taşınır. Bölgede ilk yerleşimlerin kurulduğu M.Ö. 658’den günümüze dek geçen yaklaşık 2600 yıllık zaman, kemerler topluluğunun saat yönünde her yüz yıla 1 derece karşılık gelecek şekilde toplamda 26 derece döndürülmesi ile sembolize edildi. Akan zamanı çağrıştıracak şekilde sündürüldüler. Algı, sonuçta ortaya çıkan metamorfoz kurgusu üzerinden sağlandı.